15 Ağustos 2022 Pazartesi

Eleştirinin Namusu

 Eleştiri yapılırken dikkat edilecek hususlar

1-Eleştiri yapılan her ne ise onun ne anlatmak istediğini derinlemesine analiz etmek

2-En mahir olduğumuz madde bu: Eleştiri yağmuruna tutmak

3-Siz olsaydınız nasıl yapardınız, şeklinde konuyu olumlu olarak toparlamak

Unutmadan devlere kulak verelim:

Nietzsche: "Tersine düşünür- Bir düşünür, hoşumuza girtmeyen bir önerme ortaya koyduğunda daha sert eleştirilir; oysa bunu hoşumuza giden bir önerme ortaya koyduğunda yapmak daha akıllıcadır."

Fuat Köprülü: "Halkı memnun görüyorum, acaba bir hata mı ettim?"

9 Ağustos 2022 Salı

Yüce Mahkeme

 Nasıl görünülmesi gerekildiğini belirleyen despotça bir nizamname dikte edildi ve ölçütlerini sağlayamayanlar kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenden ötürü kendilerinden utanır halde terk edilerek saf dışı bırakıldı. Ahlak, iyilik, hoşgörü, namus ve şeref kavramları tahtından edildi, tıpkı Tanrı'nın tahtından indirilmesi gibi. İnsanoğlu birşeylerin ayaklarını kaydırmak konusundaki maharetini, boşalttığı yerleri ikame etme konusunda gösteremiyor; ortada duran boşluğa herşey konabiliyor. Bir geçit törenine şahit oluyoruz: Bazen sahnede bir alimi görüyoruz, bazen bir köpek "bacaklarını açıp" işeyip gidiyor, bazen mevcut düzenin temel taşlarını döşemiş olmasına rağmen bu düzenin ne kadar bozulduğundan dem vuran palyaçoları görüyoruz, bazen sahneye çıkıp çıkmamak konusunda tereddüt yaşayanların hezeyanlarını...."Oldukça sıradan, olması gereken zaten bu idi" 

3 Ağustos 2022 Çarşamba

Herşey Kayıp

 
   ...zaten konuşanlar ve görünenler pek birşey değiller. Milyarlarca görüntü, ses, bilgelik herkese yayıldığı için artık yalan, hesaplanamayan duyguların kalmadı dünya!
   Göz önüne serilmekle perdeleniyorsun, güleç başrollerini, sahneden indiğinde sahte hallerinden eser kalmadığı için kendilerinden utanan birer zavallıya çevirdiği için sana müteşekkirim. Yarattıkları karşısında yerin dibine geçen, onlar gibi dakik ve ayarlanabilir olmaya teşne olsa da bunu asla başaramayan mahçubiyetler güruhu.... Paylaştıkça, konuştukça bilginin, iyiliğin, ahlakın artacağını düşünen ahmaklar ordusu... Fahişeden hallice görünmeyen kızlarını çok yakın zamanda psikolojik buhrana sokmaya mecbur bırakacak bir orospu. Karşısına çıkan sorunlar karşısında binlerce çözüm üretmenin aslında hiçbir çözüm olmadığını idrak etmekte inmeye tutulan toplumlar.

  Sen o kadar fazla kötülendin ki artık bu karalama da tıpkı diğerleri gibi boş.... mu sence. Bu senle benim aramda, halka yaymadığım büyük bir kavga, bekle bir dakika.

9 Mayıs 2021 Pazar

Bugün hayat senin sevgisizim, yarın ölüm benim sevgilim!

   İnsan, yalnız sonlu yeryüzünde ortaya çıkan insandan mı ibaret? Ezelen ve ebeden Halık olan yani yaratma sürecinin ne başı ne sonu olan bir yaratıcının yarattıklarının (sonradan var ettiklerinin) esaslarının -fertlerinin değil- da ezeli ve ebedi olduğunu söylemek gerekir. Bizim alemimiz yokken sonsuz uzayda başka alemlerde insan suretleri var olmuş ve olmakta olabilir.

Müziğin insan hayatını kökünden sarsabileceğini, insanın halet-i ruhiyesini daha önce hissedilmemiş bir fezaya taşıyacağını bugün Agalloch ile tanışmamdan neredeyse 10 yıl sonra yine hissettim. Tarihin en iyi albümlerinden biri olarak kabul ettiğim bu albümün isminin ilham kaynağının "Küller ve Kar" adlı sarsıcı belgeselin olduğunu düşünüyorum. Bu atfı yapan bir kaynak görmedim fakat -izlememin üzerinden bir hayli yıl geçmesinde rağmen- belgeselin bizatihi ismi ve içinde geçen bazı yerler hatırladığım kadarıyla birebir bazı şarkı sözleriyle örtüşüyordu. 

    Nağmelerle örülmüş kasvet, yalnızlık ve nefret; ruha işleyen melodilerle berelenmiş hüzün, yıkılmışlık ve adlarının arayışını asla bulmak istemediğim insanı yerine mıhlayan donuk ve ruhu tezkiye eden hisler.  Buraya tutkun değiliz, arzularımız çolak, kafamızın içinde dönüp duranlar bölük ve uyumsuz; her geçen gün kıyamete (cehenneme) bir adım daha yaklaşan  dünyanın o umursamaz, sorumsuz ve maymun iştahlı şen-şakrak bir ruh değiliz. 

     "Irza geçme, zehir, hançer, yangın giderek
    Güzel nakışlarını işlememişlerse
    Acınacak yazgımıza, o rezil beze
    Yazık! Pek atılgan değil ruhumuz demek"  (C. Baudelaire)

    Dağların taşıyamayacağı ilahi yükü sırtlayan insanoğlunun artık dermanı kalmadı, ertesi günü idam edilecek bir mahkumun son gecesinde acınası bir halde tüm zevkleri tatmaya teşne olmasına benzer hali. "The god of man is failure" sözünün açıklamasını "The man of god is failure" da buluyorum.

    

 
  
   
 
     


  


    
     
    
    
 








13 Mart 2014 Perşembe

Murmuüre'den Felix İle Söyleşi

Murmuüre Kasım 2006’da kaydedilmiş bir saatlik gitar doğaçlamasına dayanan bir albüm için seçilmiş bir isim. Bu albümdeki gömülü distortionlu gitarlar, albümü Black Metal olarak kategorize etmeye eğilimli hale getiriyor. Bununla birlikte, herhangi geleneksel bir Black Metal grubundan çok daha fazla organik bir sound ile bu albüm kolayca kategorize edilmeye karşı koyan çok katmanlı sinematik bir deneyim. Murmuüre’nin ardındaki adam Felix, 500 yıllık astronomik bir saat sesinin nasıl albüm haline getirildiğini açıklıyor ve bize albümün yapımının içgüdüsel sürecini anlatıyor. Son olarak, kendisinden dört gözle daha fazla müzik bekleyen insanlar için bazı güzel haberler verdi...
                                                                                   "Murmuüre'den Felix"
R. : İlk olarak özgeçmişin hakkında bir şeyler sormak istiyorum. Nerelisin? Belirli bir müzikal eğitimin var mıydı?

Felix: Kendimi henüz  herhangi bir yere ait gibi hissetmiyorum, ama hayatımın çoğunu Fransa’nın güney batısında geçirdim.
"Müzikal eğitim" adına hatırlayabildiğim yalnızca  gitarda "Seek And Destroy"  un nasıl çalınacağını öğreniyordum, (gülüyor)  kısacası hiç olmad. Kendi 
kendimi geliştirdim ve müzik teorisi hakkında çok fazla şey bilmiyorum, bir şeyler öğreniyorum bu alanda, fakat oldukça yavaşça.

R. : Murmuüre’nin arkasındaki ilk fikir ne idi? Bu albümün arkasındaki hikaye ve müziğin ardındaki çekirdek fikirler neydi?


Felix: 2000'li yılların başlarında bir hardcore punk grubunda çaldım (hangi grup olduğu önemli değil),  Almanya’daki bir turda  işitsel bir problem oluncaya kadar her şey yolundaydı ve bu hasar tamamen büyüyüp beni bezdirdi, sahneden ve türden soğudum,  tüm gitar/bas/davul olaylarından da. O andan itibaren elektronik müzik yapmaya çalıştım açıkçası, ama sonuçta oldukça sıkıcı olmaya başlayarak bitti ve sonuçsuzdu da. Böylece Murmuüre içgüdüsel, hayvansı bir tepki, “köklere” bir tür geri dönüş olarak doğdu. Bütün doğaçlama gitar kaydı müzikal hüsranın bu yıllarının bazılarını taşıması , ondan kurtulması gerektiği üzerine kurulu. Orijinal fikir, kelimesi kelimesine ağzınızın yeryüzü ile dolu olduğunu hissettiren boğucu organik bir şeyler yapmaktı ; "
Begotten" filmini izledikten sonra bir istek ortaya çıktı sanırım. Ondan sonra bu şey yavaş yavaş gelişti ve daha fazla renk, soğukluk ve biçim ekledim. Birçok fikir etrafında zaman harcadım: mevsim döngüsü, yaşam döngüsü, en eski prototipik tanrılar, vb… içeride ve albüm etrafında bin bir çeşit deneysel büyü yaptım. Bu bir karışıklık, çok fazla tanımlara ya da kısıtlayıcı kavramlara bağlı kalmak istemiyorum, kendiniz için bunu düşünüp anlamanız gerek.

Murmuüre cover artwork


R.: Murmuüre’nin ismi nereden geliyor?

Felix: Demonoloji (şeytan ve cinlerin varlığını araştıran bilim) kitabı "Goetia" da
murmur, ya da murmuur isimli bir iblis var. Bu ismi düşündüğümde zaten aynı isimle aşağı yukarı 15 metal grubu vardı, ben de bir "e" ekledim (“murmure” fransızca fısıltı demek) ve  iyice emin olmak için üzerine çift nokta koydum, insanları kızdırmak için. Bu aptalca ve ilgi çekmeyen bir hikaye ; Her metal grubunun kendi ismine bağlı olması gerektiğini düşünüyorum.

R.: Albümün içeriğinde yer alan "Que les masques tombent” ifadesinin anlamı ne?

Felix: Kısaca, albümün içeriğinde hiçbir şey  ve genel manada yaşam açısından her şey demek

R.: Lütfen bunu biraz daha açabilirsin? “Genel manada yaşam açısından her şey” derken bunun ne anlama ifade ettiğini düşünüyorsun?

Felix :Herkesin bir robot gibi davrandığını ve yaşadığını düşünüyorum ; düşüncelerimiz, zevklerimiz ve tepkilerimiz kendimizin değil, kendileri neredeyse her zaman işe yaramaz tedirginlikler olan kötü alışkanlıklar  ve duygular tarafından dikte edilmişler. Kanıtlanmış vasıtalarla çok büyük bir çaba sarf etmeden gerçekliğe ulaşma ve onun ne olduğunu görme şansımız yok. Söylediğim "maskeler”  hepsi sürekli içinde bulunduğumuz çelişkilere ve yıkıcı davranışlara rağmen rahat bir duygu hissetmek için yarattığımız yalanlardır. Bu ifade ayrıca hükümdarlar ve batı dünyasının propagandası için de geçerli, ama ben bu kısımda kalan yanılsamalar içinde değilim: insanlar tam olarak istediklerini ve hak ettiklerini elde ediyorlar.

R.: Albümünün belirli bir türe ait olduğunu düşünmüyorum. Başkaları bunu ambient black metal ya da bunun gibi bir şey olarak adlandırabilirdi.  Albümün Black Metalle olan ilgisi için ne düşünüyorsun?

Felix: Bence evet bir şekilde Black Metalle alakası olduğunu söyleyebilirim; Bu türle ilişkilendirmek istemeseydim distortionlı gitarlar ve asla bu gibi şeyler kullanmazdım. Bundan ayrı olarak, black metal veya en azından kendi çeşidimi yapmak Murmuure’nin tek amacıydı. O dönemlerde neo-romantik, pseudo-"anti-modern" estetik  müzik yapan bir çok metal olmayan grupla haşır neşirdim ; Oralarda yapılacak bir şeyler olduğunu düşündüm, her zamanki nordik, corpse-paintle kuşanmış şeylerden daha fazla gün ışığı, renkler ve gelenek taşıyabilirdi. Bir türün ya da bütün türlerin sentezinden daha derin ve daha kişisel olarak sonuçlandı, sanırım.

R.: Geleneksel, Kuzeyli Black Metal gruplarının büyüyememesini düşünüyor musun?  Bir bakıma bu türe yeni bir şeyler sunarak işe başlayan birçok müzisyen bir formülü tekrarlayarak son buldu.

Felix: Saçma laflar etmeden bu konu hakkında konuşmak çok zor … "Büyümüş bir black metal" muhtemelen asla black metal olmazdı. Saflığın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum, tüm doğaya tapma ve Hristiyanlık öncesi şeyler, hemen hemen dışa vurumcu estetik tüm şeyler punk müziğin “Kendin Yap” ideolojisinden alındı, Krautrock’dan yararlanma (Tangerine Dream, Klaus Schulze, vb) Norveç de baştan beri vardı, bunların tümü birçok olasılığa imkan veriyor. Fakat çoğu müzisyen rock müziğin herhangi bir alt türüne bir şekilde yabancılaştırıldı, daima aynı berbat formülleri, kuralları ve elbiseleri kullandılar. Bu boktan müzikle ilgili militarist ve faşist bir şeyler var. Tatminkar olduğu için insanların çoğu bu tür şeylerden memnundu. Sonsuza dek bir döngüde kalmak istiyorlar,  bu bana kapitalist bir kabusa klişeleşmiş film müziği gibi görünüyor… Herhangi bir risk bile almadan daima geçmişi tekrarlıyorlar, aynı zihinsel alışkanlıkları ve kalıpları takip ediyorlar, bu da geriye doğru itiyor türü.

R.: Blogunda kendini eski bir punkçı olarak tanımladın. Ne tür müzik ve hangi grupları veya albümleri dinliyorsun, bir ilham kaynağı olarak görüyor musun?

Felix: 1993 yada 1994 den beri  dinlediğim ve bana daima ilham kaynağı olan tek grup, 
Coildir. Bundan başka, bilmiyorum, beğendiğim şeyler gelip geçiyor. David Bowie / Brian Eno’ nun yaptıklarını da katabilirim belki ;Ne zaman ki"Low" albümünün B bölümü bana belli belirsiz bir şekilde bir şeyler yapmayı çağrıştırıyor  (1977’ de çıkan albümleri), “Tamam diyorum bu iyi". Bir gün gerçekten geçmişe gitmeyi çok istedim tüm kaynaklar batı pop/rock ına yöneldi gerçi, ama emin  değilim bu çok gerçekçi

R.: Albüme koyduğun samplelardan  
Carmina Burana ‘nın açılışı ve  Wicker Man soundtrackdeki  son şarkının Paul Giovanni’nin  olduğunu fark ettim. Başka hangi kaynakları albüme koydun? Bunları kullanmaya karar vermenin nedeni neydi?

Felix: Bildiğim kadarıyla  "The Wicker Man" alıntısı fark eden ilk kişisin. Diğer bir sample  "
L'Adieu Au Soleil" in en sonundaki zil melodisidir. Bu sample  "L'horloger de Saint-Paul"  isimli bir Fransız filminde geçiyor;  neden koyduğumu bilmiyorum , ama garip bir şey ki albüm yayınlandıktan kısa bir zaman sonra, rastlantısal bir şekilde Lyon’da ki bir kiliseyi ziyaret ettim ve  içeri girerken aynı melodi çalmaya başladı. Bu aslında eşsiz 500 yıllık bir astronomik saatten geliyor - filmde de yayınlananın ta kendisi. Bu bir yana, sample’ların kullanılmasının nedeni bir çok: sembolik yamyamlık, "tarihsel" referans, görüntülerin ve fikirlerin aktarımı, ve ayrıca ", zihinsel olarak saf bir 12 yıllık metal demo kaset"  i yapma arzusuyla yapılması gerekiyordu- zihin halinde,  tanınabilir sample’lar kullanılarak tamamlandı. Diğer bağlamda aynı şekilde yapamayacaktım.

R.: Bugün yayınlanmasından iki yıl sonra albüm hakkında ne düşünüyorsun?  Murmuüre’nin ikinci bir albümü olmayacağını söylediğinden beri, onu zihin durumunun bir referans noktası olarak düşünür müsün ve o zaman ilgini çeker mi?

Felix: Aslında,  daima black metali oldukça modası geçmiş ve ergence olarak gördüğümden dolayı asla bu projeyle tamamen potansiyelimi kullandığımı hissetmedim,  ama albümü tamamladıktan sonra  şimdiye kadar yaptığım en iyi ve en içten müzik olduğunu fark ettim. Kafamda bir çok kapı açtı, bana daha doğal ve daha özgür olmak için, daha "spirituel",  ve bir maske gibi müzikal ironi ve müzikal modalardan kurtulmak için cesaret verdi. Şayet Murmuüre ile ilgili başka şeyler yayınlamaya karar verirsem,  kendi adını taşımasından, ve  birkaç cover şarkısı barındırmasından daha açık  sözlü ve  gerçek metal sound una daha yakın olması gerekir. Zaman gösterecek buna değerse -, ruh halime göre her gün bununla ilgili olarak zihnimi kurcalarım.

R.: Şuan herhangi bir müzikal projede bulunuyor musun  ya da  gelecekte bulunacak mısın?

Felix: Bir karmaşıklık olan hayatımdaki problemler arasında yaklaşık bir yıldan beri bir saatlik bir albüm üzerinde çalışıyorum Umarım o müzikal olarak 15 yıldan beri ulaşmaya çalıştığım her şeyi barındırabilir. Onda distortionlu gitarlar ya da metal/hardcore etkileri olmayacak, ve başka bir isim altında yayınlanacak. Murmuüre yalnızca bir aperatifti. 

Röportaj "http://nightseminar.blogspot.com.tr/" blogundan alıntıdır....